Sayfalar

1 Haziran 2014 Pazar

Yaktın bizi Metzelder!



  Dünya Kupalarının 18. Almanya'da düzenlendi. Çoğu turnuva da olduğu gibi ev sahibi favorilerin içindeydi. Onlar da turnuvanın başlamasıyla beraber bu düşünceyi kanıtlar cinste oynadılar. Ekvador, Polonya ve Kosta Rica'lı A grubunda hiç fire vermeden, Klose'nin attığı 4 golle rahatça gruptan çıktılar. İkinci turdaki rakip Larsson'lu, İbra'lı, Ljungberg'li İsveç. Grubun son maçında, Larsson'un İngiltere ağlarına yolladığı top onların turnuvadan erken veda etmesini engellemiş, grubu İngiltere'nin ardından ikinci sırada tamamlamasını sağlamıştı. Almanya bu turda rakibini erken bulduğu gollerle rahat geçti, 21 yaşındaki Podolski yıldızını parlatmıştı. Onlar rakibini beklemeye koyulmuşken, Arjantin'in Meksika'yı uzatmalarda yendiği maçta Maxi Rodriguez'in attığı harikulade gol, onları Almanya'nın rakibi yapıyordu.


   Beklenildiği gibi nefes kesen bir maç oldu, Ayala'nın golüyle ikinci yarının hemen başında öne geçti Arjantin, ardından Klose'nin 80. dakikada attığı gol maçı uzatmalara götürdü. Uzatmalarda eşitlik bozulmayınca penaltı atışlarına geçildi. Almanlar kendi seyircisi önünde penaltıları 4-2 kazanırken asıl dikkat çeken şey, her penaltı öncesi Jens Lehmann'ın çorabından çıkarıp baktığı bir kağıt vardı. Lehmann Ayala ve Cambiasso'nun penaltılarını kurtarmış, takımını yarı finale taşımıştı. Daha sonra o kağıdın gizemi anlaşıldı, içinde Arjantinli oyuncuların en sıklıkla penaltı vuruşlarını nereye vurdukları yazıyormuş, Lehmann'da hepsini aklında tutamadığı için çorabının içine koymuş. Sıradaki rakip yarı finalde Lippi'nin İtalya'sı. İtalya'nın yarı final yoluna da bir bakalım. E grubunda, Çekleri ve Gana'yı 2-0'la geçip, tek puan kaybını ABD karşısında, Zaccardo'nun kendi kalesine gol atmasıyla berabere kalarak aldılar. Bu sonuçlarla Avustralya ile ikinci maçı oynadılar. Daha sonra Almanların da hayallerini yıkacak olan Grosso, 90+3'te sol çizgiden içeri girdi, kendini rahatça yere bırakarak penaltıyı 'aldı.' Totti penaltıyı gole çevirince, İtalya'lar terlemeden geçtikleri düşündükleri maçta çok zorlandılar. Çeyrek finalde Ukrayna'yı 3-0'la rahat geçtiler ve yine gol yemediler, bu skorla ev sahibi Almanya'nın yarı finaldeki rakibi oldular.

   Yarı final öncesi birkaç istatistik vardı: İtalya 5 maçta 1 gol kalesinde görürken(Zaccardo KK.), Almanlar 3 gol kalesinde gördü. Her iki takım da yıllardır kupaya hasretti. Almanya en son 1996'da Avrupa Şampiyonası kazanmış ve ev sahibi olarak katıldığı turnuvada halkını mutlu etmek istiyor, İtalyanlar ise 2000'deki Fransa dramın ardından bu kupayı kazanmayı çok istiyordu. Takımlar maça şu 11'lerle çıktı:


   Lippi'nin kadrosu, maça kaybetmemek için çıktıklarını gösteriyordu. Çok katı oyunculardan kurulu takım, Pirlo'nun aralara atacağı toplarla gol bulmayı hedefliyordu. Camoranesi ve Perotta daha çok iç orta saha olarak görevliydi. Totti top karşı takıma geçince ortasahayı beşliyor, Toni ilerde kendince pres yapıyordu. Buffon ve savunma arasındaki uyum da İtalya'nın göze çarpıyordu.

   Löw-Klinsmann ikilisi ise Ballack'ın merkezinde olduğu bir takım çıkarmış, İtalya'yı ortadan açmaya çalışacaktı ki İtalyanların en iyi yaptığı iş belki de kalenin önünü kapatmaktı. Klose ve genç Podolski takımın gol ayaklarıydı, golleriyle Almanya'yı yarı finale kadar getirmişlerdi.

   Maç oldukça dengeli başladı. Almanlar İtalyanlara nazaran daha hücumcu oynasalar da etkinlikleri çok azdı. Taraftarlar İtalyanlar üzerinde öyle bir baskı oluşturuyordu ki bu baskıyı ancak Pirlo, Totti ve kaptan Cannavaro gibi isimler kırabilirdi. İtalya savunmadaki alan daraltması ve top çalmalarla Almanların net fırsatlar yakalamasını engelliyordu ve hücum halindeyken daha etkiliydiler. İki takımda açık oyunda çok etkili olamıyordu. Maçın kilit noktasının duran toplar olacağı belliydi. İtalya sürekli olarak ofsayta düşerek hücumlarını net şekillendiremeden sonlandırıyor, Almanya ise bulduğu şansları değerlendiremiyordu. İlk yarı golsüz eşitlikle tamamlandı.

   Lippi'nin kadro seçiminde Del Piero ve Gilardino'yu kenarda bekletip, defansif olarak daha iyi olan Perotta ve hava toplarında Mertasacker ve Metzelder'le daha iyi mücadele edecek Toni'yi kullanması akıllıcaydı. Ayrıca takım savunmasını harika uyguluyorlardı. Gattuso, Pirlo'nun defansif açığını her daim kapatıyor sahada ayak basmadık yer bırakmıyordu. Burada Totti'nin etkinliği çok azdı ama takımın diri kalmasını sağlıyor, hücumlarda liderlik ediyordu. Almanların en büyük sıkıntısı Friedrich'ten yeterli hücum verimini alamamak ve Ballack'ın maksimum etkisini sağlayamaması oldu. Dört orta saha oyuncusuyla oynamaları kanatlarda onları etkisiz kıldı, Klose ve Podolski'nin markaj altında olmasıyla İtalyan yarı sahasında boşluk bulmakta zorlanırken, bulduklarında değerlendiremediler.

   İkinci yarı daha çok dikine uzun toplar şeklinde oynandı. Almanlar rakip kalede ilk net tehlikesini Klose ile 50. dakikada yarattı ancak Buffon'u geçemedi. Zaten Cannavaro-(Gattuso)-Materazzi ikilisini geçmekte zorlanırken bulduğunuz pozisyonları gole çevirmelisiniz. Almanlar rakibinin üzerinde baskıyı biraz artırırken İtalyanlar soğukkanlılıklarını koruyor, oyunun her anında %100 konsantrasyonla oynuyordu. Ancak onlarında beceriksizliği çok sayıda kullandıkları köşe vuruşlarının hepsi Lehmann'ın elleri arasında eriyip gitmesiydi. Beklerinin fiziksel olarak çok güçlü olması İtalyan takımın direncini bir kat daha artırıyordu. Zambrotta çift ayaklı olması ve sahip olduğu güç ve dayanıklılığı, takımla olan uyumu savunma güvenliğini kat kat katlıyordu. İtalyanlar hala net bir pozisyon bulamazken Almanya rakibini ite ite üstünlüğü eline geçirmişti oyunun 50-65 dakikaları arası. 60. dakikada Arne Friedrich cezasahasına güzel bir koşu yaptı, sol ayağıyla vurduğu top, Buffon'dan geri döndü. Klinsmann ilk hamlesini solda etkisiz kalan Borowski yerine Schweinsteiger'i alarak yaptı, bu değişikliğe Toni-Gilardino değişikliğiyle cevap verdi. Etkisini yitiren Toni yerine daha çabuk ve sprinter Gilardino'yu alarak akıllıca bir iş yaptı Kurt Hoca Lippi. Bu dakikalarda artık orta sahalar hızlı geçilip, 1. ve 3. bölgelerde oynanıyordu oyun. Pirlo ve Ballack oyun kurucu rollerini üstlenmişti. 80. dakikada ceza sahası üzerinde Podolski'nin kazandırdığı frikikte Ballack az farkla topu auta yolluyordu. Hemen sonrasında Schneider yerine Odonkor orta sahaya dinamiklik katmak için oyuna girdi. Son beş dakikaya girildiğinde Totti'nin harika pasında savunma arkasına sarkan Perotta golle burun burunaydı, ta ki Lehmann topu ve onu yumruklayana kadar. Yüzüne darbe alan Perotta oyuna devam etti. Maçın 90 dakikası golsüz tamamlanırken, hakem maçı uzatmaya taşıdı. 

   60-40 oranlarında daha fazla topla oynayan Almanya istediği pozisyonları bulamadı. Hatasız oynayan Cannavaro ve arkadaşlarını geçmek mümkün olmadı. Maç İtalya'nın istediği şekilde uzatmalara gitti. Çeyrek finalde uzatmalara giden maçta Arjantin'i penaltılarla geçen Almanlar bu maçta da penaltılara gitmesi halinde kazanacaklarını inanıyorlardı. Uzatma devrelerinin ilkine Camoranesi-Iaquinta değişikliğiyle başlandı. Daha ilk dakikada Gilardino Metzelder'le girdiği ikili mücadeleden galip çıkınca, büyük tehlike yarattı, top Lehmann'ın bakışları arasında direkten döndü. İtalyan tehlikeleri durmak bilmedi, bir dakika dolmadan Zambrotta'nın sert şutu üst direkten auta giderken bütün Almanların endişesi yüzünden okunuyordu. İtalya oyuna yeni giren Iaquinta üzerinden sağ kanattan oynamaya başladı oyunu, fiziksel olarak Lahm'a üstünlük kurması bunu tetikledi. İlk uzatma devresinin sonuna girilirken İtalya'nın finali ne kadar çok istediğini gösteren değişiklik geldi, Juventus'un efsane 10 numarası Del Piero, Perotta yerine oyundaydı. Lippi penaltı atışlarını da önemsemiş olacak ki daha etkisiz olan Totti yerine Perotta'yı çıkardı. 105+1. dakikada Almanya eline geçen en net fırsatı Podolski'nin bomboş pozisyonda harcamasıyla değerlendiremedi.


   Yaklaşık 30 dakikadır sahada görünmeyen Klose yerine Neuville oyuna girdi maçtaki son değişiklik bu oldu. Oyun bu dakikalarda çok hızlandı, ataklar birbirini kovaladı. Orta sahada kapılan topla ani atağa kalktı Almanlar, Podolski'nin sol çaprazdan çektiği sert şutun ağlara gitmeyişinin sebebi Buffon'un dünya bir numarası olmasından kaynaklanıyordu. Artık maçın son anlarına girilirken o kritik anlarda golsüz beraberliği bozan taraf İtalya oluyordu. Üst üste kullanılan köşe vuruşları golü getirdi. Del Piero korneri kullandığında her şey normaldi, ne zaman Friedrich çıkıp kafayı vurdu o zaman ortalık karıştı. Ceza yayının üzerinde topla buluşan Pirlo adeta bir ressam gibi sanatını ortaya koydu, Metzelder'den kurtulan Grosso kendine gelen harika pası ancak bu kadar iyi kullanabilirdi. Sağ çaprazdan sol plase vurarak Almanları mağlup ediyordu Grosso. Kalan az zamanda Almanlar topluca hücum etti ama bu sadece farkın artmasına sebep oldu. Cannavaro'nun başlattığı atak Del Piero'nun doksana gönderdiği plasesiyle son buldu.



   Almanya ilk kez Dortmund'da oynadığı bir maçı kaybetti ve daha önemlisi final hedeflerine ulaşamadılar. 118. dakikada Metzelder'in yaptığı anlık hata olmasaydı belki de Almanya finale yükselen taraf olacaktı. Maçın ibresinin İtalya'ya dönmesini sağlayan şey kesinlikle yüksek konsantrasyon. Maçın sonunda ikinci kez final oynama şansını kaçıran Ballack göz yaşlarına hakim olamıyor, "Yaktın bizi Metzelder! diye dertleniyordu.


   Maçın tamamını izlemek isteyenler:



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder