Sayfalar

26 Mart 2014 Çarşamba

El Clasico öncesi

   Geçtiğimiz hafta La Liga 28. hafta değerlendirmesini yapmıştım. Artık bugün El Clasico zamanı, ligin kaderininin belirlenme zamanı geldi. İki takımda bu akşam sahaya 3 puan için çıkacak. Peki tarafların son durumları ne, taraftarların beklentileri neleri, maç için olası senaryolar neler, bunlar değerlendirelim istedim.

   Real Madrid için ligin geri kalan bölümündeki en önemli maç. Mutlaka kazanmak için sahaya çıkacaklardır ancak beraberlik onların Barça'ya karşı olan üstünlüklerini sezon sonuna kadar sürdürmelerine yetebilir. Ama bu maçtan dört saat önce oynanacak Betis-Atletico maçındaki sonuca göre beraberlikle yetinmek yetersiz olabilir. Olası senaryolardan biri kazanmak tabi ki. Ligin ilk yarısında rakibine kaybettiği maç aslında sezonun geri kalanının kazanılmasını sağladı. O günden bu güne oynadığı 31 maçta da yenilgi yüzü görmeyen Real, Bayern ile birlikte bu alanda zirvede. Real Madrid kazanırsa şampiyonluğa çok ama çok yaklaşacak. Bu tarz tecrübeli ve büyük takımlar son 7-8 maç kala aradaki 7 puanlık farkın kapanmasına izin vermezler. Atletico Madrid'i unuttuğumu sanmayın. Ancak bu yolda onların şansı bu iki takımdan da oldukça düşük. Ancelotti dün yaptığı açıklamalarda kesinlikle kazanmak için oynayacağını ve oyuncularını bu şekilde maça hazırladığını söyledi. Diğer tarafta Tata Martino sonuç odaklı bir açıklama yaptı, maçı kaybetmeleri halinde ligde şampiyonluk şanslarının biteceğini söyledi.



   Büyük gecede en iyi oyuncu ödülüne en yakın adaylar daha önce birçok kez bu ödülü kazanan Ronaldo ve Messi. Her ikisi de takımları için vazgeçilmezin üzerinde oyuncular. Tabi bunların yanında ikinci El Clasico'sunu oynayacak Neymar ve ilk maçta tamamen beklentilerin altında kalan Bale ise ilk kez bu ödüle ortak olmaya çalışacaklar. Takımların muhtemel kadrolarının şu şekilde olmasını bekliyoruz:

   Real Madrid(XI) : Diego Lopez - Carvajal, Pepe, Ramos, Marcelo - Xabi Alonso, Modric, Di Maria - Ronaldo, Bale, Benzema
     Barcelona(XI) : Valdes - Daniel Alves, Pique, Mascherano, Alba - Xavi, Busquets, Fabregas - Neymar, Iniesta, Messi



   Ancelotti en çok Ronaldo, Bale ve Benzema'dan oluşan hücüm hattına güveniyor. Ortasahada ilk maçta eksikliğini oldukça hissettikleri Xabi Alonso bugün Modric'le neler yapacabilekleri maçın kaderini belirleyebilir. Tata ise Messi'nin bu maçta "eski Messi geri döndü" demesini bekleyecek. Güçlü Real Madrid karşısında Neymar ve Iniesta'ya da büyük bir iş düşecek.

    Sezonun ilk yarısındaki maçı bir hatırlarsak, Barcelona'nın üstünlüğünde geçen maçta Alexis'in harika aşırtma golüyle skoru 2-0 yapan Barcelona, Jese'nin son dakika golüne rağmen maçı 2-1 kazanmayı bilmişti.



   İki tarafta da uzun süreli birkaç oyuncunun sakatlıkları bulunuyor. Almanya Milli takımında sakatlanan Khedira sezonu daha önceden kapatmıştı, Jese ve Arbeloa'nın yakın zamandaki sakatlıklarından dolayı bu oyuncularda El Clasico öncesi Real Madrid'in eksiklerini oluşturuyor. Barcelona'da sakatlar az forma şansı bulan isimler olduğundan önemli bir eksik yok. Jonathan dos Santos, Isaac Cuenca ve kaptan Carles Puyol bu maçta takımını yalnız bırakacak.

   Ev sahibi Real Madrid bu maçı kazanıp uzun süreli yenilmezlik serisini devam ettirmenin yanında alacağı galibiyetle, artık şampiyonluğun ince hesaplarını yapacak. Barcelona ise bu maçı kazanıp Sociedad ve Valladolid kayıplarının ardından taraftarının gönlünü almak ve alacağı 3 puanla zirveyle farkı kapatmak isteteyecekler. Bu maçla ilgili tahmin yapmak çok zor. Ama ev sahibi avantajıyla Real Madrid galibiyete bir adım yakın olan taraf.

   TSİ 22.00'da Real Madrid'in Barcelona'yı ağırlayacağı El Clasico'yu Ntvspor Smart HD kanalından izleyebilirsiniz. Harika bir futbol akşamı bizleri bekliyor.

Maç öncesi mutlaka bu klibi izleyin!


Twitter             
mumuderler        

La Liga (28. Hafta) (17.03.2014)

   İspanya 1. Ligi La Liga'da zirve mücadelesi oldukça kızıştı. Son yıllarda görmeye tanık olamadığımız 3 takımlı zirve mücadelesini bu sene 28. hafta itibariyle izlemeye devam ediyoruz. Atletico'nun 3(aralarındaki maçlar oynandı) ve Barça'nın 4 puan önünde bulunan Real Madrid küçük bir farkla önde gidiyor. Bu yazımda La Liga'da daha çok şampiyonluk mücadelesi olmak üzere olup bitenleri yazmaya çalışacağım.

ÜÇ BÜYÜKLER


Real Madrid

   Sezon başında göreve gelen Ancelotti sıkıntılı birkaç aydan sonra kasım ayı itibariyle takımı iyice oturttu, ocak itibariyle yenilmez hatta gol yemez bir takım haline getirdi. Hali hazırda 30 maçlık bir yenilmez serileri bulunuyor. Son mağlubiyetlerini Camp Nou deplasmanında 2-1'lik skorla almışlardı. O günden beri 3 kulvarda da mağlubiyet yüzü görmediler. Sezonu kapatan Khedira ve geçtiğimiz hafta sakatlanan Arbeloa 2 ay sahalardan uzak kalacak.

Schalke ağlarına 6 gol yollayan takım


   2014 yılında henüz yenilmeyen ve 18 maçta kalesinde sadece ve sadece 6 gol gören Real'in kalecileri çok formda. Hatta Casillas 952 dakikayla kulüp gol yememe rekorunu kırdı. Fikstüre bakıldığında evinde oynayacağı tek zorlu maç Barcelona olarak gözüküyor(23 Mart). Rakiplerine oranla oynayacağı deplasman maçları daha zor. San Sebastian ve Sevilla deplasmanları her zaman zorlu geçmiştir Real Madrid için. Ancak Real Madrid'in bu sene Endülüs ekiplerine karşı muazzam bir performansı var, oynadığı bütün maçları kazandılar. Bu sezon oynadıkları 4 Endülüs deplasmanının tamamını kazanıp, hiç gol yemediler. İki Atletico maçını geride bırakmanın da bir avantajı bulunuyor elinde. Şuandaki yakın puanlar sezon sonuna doğru da devam ederse liderin çok daha şanslı olduğunu söyleyebiliriz. Son 4 haftada 3 maçını içerde oynayacak Real Madrid. Barça 2, Atletico ise 3 maçını deplasmanda oynayacak ve hatta 38. haftada Barcelona'ya konuk olacaklar. Her ne kadar kalan 10 haftada rakipleri daha güçlü gözükse de son hafta oynanacak Barça Atletico maçı onlar için çok büyük bir şans.

   Açıkçası bu sene Real Madrid'in şampiyonluk ipini göğüsleyeceğini düşünüyorum. La Liga'da uzun zamandır, öne geçen şampiyonluğu kimseye kaptırmıyor. 3 puanlık fark küçük gözükse de neredeyse her maçını kazanan bir Real Madrid'in kapattırmayacağı bir fark aynı zamanda. Süperstar Cristiano Ronaldo'da cezası bittiğinden beri harikalar yaratıyor, oynadığı her maçta gol atıyor. Partnerleri de birbirine oldukça uyum sağlamış durumda. 3 kulvarda ilerleyen Real Madrid La Liga'daki en büyük şampiyonluk adayım.

Atletico Madrid


   Arda'lı, Costa'lı Atletico Madrid 1996 yılından beri, Simeone'nin futbolcu olduğu yıllardan beri ilk kez şampiyonluk yarışında bu kadar etkili ve içinde. Son yıllarda kazanılan Avrupa Kupaları, taraftarların İspanya içinde de başarı isteğini artırdı. Geçtiğimiz yıldan itibaren bu başarılı projenin altyapısı hazırlanmış işleme koyulmuştu. Falcao'nun beklenmedik ayrılığı tüm futbol kamuoyunda şaşkınlık yarattı. Simeone ise kaldığı yerden devam etti ve yeni bir starı dünya piyasasına sundu, Diego Costa. Harika bir patlama yapan Diego Costa bu sezon 40 maçta tam 31 gole imza attı. Avrupa'da gol sıralamasında 4. sırada. Bunun dışında Felipe Luis, Miranda ve Juanfran gibi oyuncuların kariyer patlaması yaşaması da Atletico'nun bu hale gelmesindeki temel etkenler. Orta saha oyuncuları ise en önemlileri. Arda'nın buraya geldikten sonra gösterdiği gelişimi kabul etmeyen yoktur heralde. Dünya çapında bir futbolcu haline geldi artık Arda. Koke, Gabi, Raul Garcia ve aynı şekilde Mario Suarez'in de oyuna etkileri inanılmaz. Bunların hepsinin arkasındaki kaleciye de ayrı bir parantez açmak gerekir. Courtois 3 sezondur kiralık oynadığı Atletico'da 100. maçına çıktı. Avrupa'nın en iyi genç kalecisi kabul edilen Courtois'nın sezon sonunda Chelsea'ye geri dönmesi birçoklarına göre kesin. Bu sezon tam 14 kez kalesini gole kapattı.

Bu sezon bunu görmeye alıştık

   Takıma bakıldığında rakipleri gibi bir süperstara sahip değiller. En güçlü özellikleri pres. Onların presi karşısında dayanabilen çok takım yok. Kral Kupasında Real Madrid'e karşı dağılmaları haricinde kötü birkaç maç çıkardılar tüm sezon. En son oynadıkları Milan maçı da bunun göstergesi. Şampiyonluk yolunda en büyük dezavantajları son haftalardaki fikstur. Son 4 haftada 3 deplasman, hemde bunların birisi diğer şampiyonluk adayı Messi'li Barça. Rakiplerine nazaran daha dar kadrosu var Atletico'nun. David Villa tam anlamıyla Costa'nın yokluğunu dolduramıyor. Felipe Luis'in de birkaç maç oynamadığında neler olduğunu gördük.

   Benim düşünceme göre, ekstra bir olay olmazsa Atletico Madrid sezonu Barça maçına göre 2. veya 3. olarak tamamlar. Henüz yeterli tecrübeye sahip değiller. Yıllardır bu seviyede kalan Real ve Barça'ya karşı şansları çok az.

   Simeone'yle birlikte artık saygı duyulan bir takım haline geldiler. Her maçı kazanmak için sahaya çıkıyorlar. İki sezondur gösterdikleri performans takdire şayan. Önümüzdeki sezon için şimdiden daha büyük bir favori haline geldiler.

Barcelona


   Barcelona bu sezon her zamankinden daha problemli bir süreç geçiriyor. İdari anlamda başkan Rosell Neymar transferinde yolsuzluk yaptığı iddiaları sebebiyle istifa etmişti. Yerine gelen Mario Bartemou bu iddiaları kabul ederek Neymar transferindeki usulsüzlüğü kabul etti ve belirli bir para miktarını ödeyeceğini duyurdu. Yönetimsel alanda çalkantılı bir dönem geçiren Barça saha içinde de problemler yaşamaya devam ediyor. Neymar ve Messi'nin farklı zamanlardaki sakatlıklarıyla beraber birlikte sahada olamaması, takımın deplasmanlardaki sürpriz puan kayıpları bunlardan bazıları. Ayrıca Guardiola sonrası teknik direktörde yaşanan istikrarsızlık(her ne kadar Vilanova hastalığından dolayı bıraksa da) medya tarafından sorgulanıyor. Tata'nın yerine gelebilecek isimler şimdiden yazılıp çizilmeye başlandı. Halbuki Barcelona 3 kulvarda da devam ederken. Çıta çok yüksek olduğu için eleştirileri normal kabul etmek gerek. 

   Kaptan Puyol'un ayrılık açıklaması ve sezon başında Valdes'in de takımdan ayrılacağını açıklaması gelecek sezon için transferlerin habercisi. Bunların üzerine kulüpten yapılan açıklamaya göre gelecek sezon transfer için büyük miktar para harcanacak.

Bu sezon takımın en istikrarlı oyuncusu

   Lig yarışına dönersek, Barça bu pazar kader maçını Santiago Bernabeu çimlerinde oynayacak. Olası bir mağlubiyet halinde lig için umutlar tamamen bitecek her ne kadar matematiksel olarak şansları devam etse de. Sanchez 7-0 Osasuna galibiyeti sonrasında "Bernabeu'ya onları yenmek için gideceğiz." dedi. Zaten onların son şansları bu. Tabi Messi'nin forma girmesi de taraftarları rahatlattı son haftalarda. Iniesta'da son maçta harika top oynadı gerçekten. Oynayacağı son 5 deplasman maçına bakmak gerekirse, öncelikle El Clasico, daha sonrasında başka bir derbi, Barcelona derbisinde Espanyol'a karşı oynayacaklar. Diğer zorlu geçebilecek deplasman ise ligin sürpriz takımı Granada. Evinde ise sorun yaşayacak gibi durmuyorlar ta ki son haftaya kadar. Üst bölümde de bahsettiğim gibi Atletico'ya kritik bir maç oynayacaklar tabi o zamanki duruma göre bir prestij mücadelesine de dönüşebilir. Şampiyonluk yolunda Real Madrid'in ardından ona en yakın rakibin Barcelona olacağını düşünüyorum.



   La Liga şampiyonluk mücadelesinde kıran kırana bir mücadele devam ediyor. Takımların gösterdiği performanslar ve kalan maçlara göre şampiyonluk şanslarını değerlendirdim. İspanya'da şampiyonluk oranlarım: Real Madrid %55, Barcelona  %30, Atletico Madrid %15.

Avrupa Potası

   Şampiyonlar Ligine direkt gidecek 3 takım tahmin edildiği şekilde belli oldu. Şampiyonlar Liginde eleme oynama hakkı için kafa kafaya bir yarış sürüyor. Az farkla avantajlı durumda bulunan Bilbao hedefe bir adım daha yakında. Onu izleyen Real Sociedad, Villarreal ve Sevilla ise daha çok Avrupa Ligi hedefindeler. Valencia bu sezon artık Avrupa potasından oldukça uzakta kaldı, bu yarışta isimleri bile geçmiyor.

   Bilbao şampiyonlar liginin son bileti için en avantajlı takım konumunda. Yeni San Mames'le beraber iyi bir sezon geçiriyorlar. Sahalarında Barça devirip, Real Madrid'le berabere kaldılar. Tek yenilgilerini Espanyol karşısında aldılar. Genel olarak 6 mağlubiyetleri bulunuyor. Bu sezon Avrupa kupalarında yer almadılar ama gelecek sezon yer almalarına kesin gözüyle bakılıyor. Uzun zaman sonra bu sezon Şampiyonlar liginde boy gösteren Sociedad bu sezon, bu hedefinden 5 puan uzakta. Ama bu yarışta bulunduğu rakipleriyle sadece 2 maç oynayacak olmaları büyük avantaj. Bireysel performanslarıyla öne çıkan birkaç oyuncuları var. Ancak takım halinde uzun süre galibiyet serisi yakalayamıyorlar. Villarreal daha geçen sezon ikinci ligdeyken şimdi Avrupa heyecanı içinde. Muhteşem bir sezon başlangıcının ardından beklenmedik mağlubiyetler onları geri sıralara itti. Yine de bana göre bu 4 takım arasında en güçlü iki takımdan birisi Atletico Bilbao ile beraber. Sevilla hemen unutmak isteyeceği bir ilk yarının ardından son bir ayda toparlanmayı başardı. Dört maçta 12 puan topladılar ve gerçekten iyi oynuyorlar. Takımın lideri Rakitic, izlenmeye değer bir oyuncu. Şampiyonluk yarışındaki fikirlerimi bu yarış için aynı şekilde söyleyemeyeceğim. Güçleri çok yakın takımlar. Kesin olarak söyleyebileceklerim, Bilbao Avrupa potasından çıkmaz, Sevilla ise başta yaptığı puan kayıplarıyla Şampiyonlar ligine gitmesi çok zor.

Ateş hattı

   Geçtiğimiz sezon Benat'lı kadrosuyla iyi futbol oynayan Betis, 10'suz yapamadı bu sezon. Son haftalarda daha iyi oynamaya başladılar ama en yakın rakibiyle tam 7 puan fark var şuan. Üstündeki Almeria ve Valladolid 26'şar puanda. Düşme korkusu bulunan takımlar sadece bunlar değil tabi ki. 11. sıradaki Celta Vigo'ya kadar uzanıyor bu korku. Bu bölümde bulunan takımlar üst sıradakilere göre daha hırslı oynarlar genelde kalan maçlarını. Henüz bu haftada kim düşer kim kalır diye yorum yapmak doğru olmaz. Ama görünen köy kılavuz istemez. Betis'in seneye La Liga'da olması artık çok zor. Hikmet Karaman'ın Erciyes'te yaptığını Gabriel Calderon yapmazsa, bir sonraki sezon onları burada göremeyeceğiz. 



   Yukarıda da yazdığım gibi takımların birkaçı hariç hemen hepsi belirli bir hedefe odaklanmış durumda. Sezonun ilk yarısına göre oldukça çekişmeli ve seyir zevki yüksek maçlar oynanıyor. Real Sociedad'ın ev sahibi ve Sevilla'nın deplasmanda olduğu maçları izlemenizi öneririm. Golden çok mücaledeye önem verenlerdenseniz, Valladolid'in maçlarını kaçırmayın. Sağlıcakla kalın, bir sonraki yazımda görüşmek üzere.



Twitter mumuderler

Şampiyonlar Ligine Doğru | Part 2 (24.02.2014)

Şampiyonlar Ligi 2. tur ilk hafta maçları 18-19 Şubat tarihlerinde oynandı. Deplasman takımlarının kazandığı dört karşılaşmada da ev sahibi takımlar gol dahi bulamadı. Oynanılan dört karşılaşmanın sonuçları:

AC Milan 0 - 1 Atletico Madrid
Manchester City 0 - 2 Barcelona
Arsenal 0 - 2 Bayern Münih
Leverkusen 0 - 4 Paris Saint-Germain

şeklinde oldu. Ve bu yazımda da bu hafta içi(25-26 Şubat) oynanılacak dört karşılaşmayı ayrıntılarıyla ele alıp takımların son durumlarını sizlere anlatmaya çalışacağım.

Zenit St. - Dortmund


   Şampiyonlar Liginde Cska'nın elenmesiyle Rusya'nın tek temsilcisi durumuna gelen Zenit, aralık ayından beri resmi bir maç oynamadı. Oluşan boşlukta dört hazırlık karşılaşması oynadılar. Ligi devam eden ve her hafta ciddi maçlar oynayan Dortmund'a göre önemli bir handikap sayılabilir, konsantrasyon ve devamlılık açısından. Zenit kendi sahasında oldukça etkili bir takım. Bu sezon resmi maçlarda sadece bir kez mağlubiyet aldılar evlerinde oynadıkları maçlarda. Öte yandan Dortmund'a baktığımızda hiç beklemediğimiz bir tablo ortada. Deplasmanlarda, ev sahibi olduğu maçlardan daha iyi oynuyorlar. İlginç bir karşılaşma bizleri bekliyor.

Eksikler
Alexandr Ryazantsev (Statü)
Matt Hummels (Şüpheli)
Subotic (Sakat)
Jakup Blaszczykowski (Sakat)
İlkay Gündoğan (Sakat)
Bender (Sakat)

   Son birkaç sene içerisinde sükseli transferlere imza atan Zenit'in hedefi Avrupa'da kendini gösterebilmek, harcanan paranın karşılığını verebilmek. Rusya Ligi Avrupa'nın en fazla izlenen liglerinden biri değil. Milli takımdaki yeri henüz kesin olmayan Hulk, bu iki maçta kendini göstermek zorunda. Bunun yanı sıra Danny yine Portekiz milli takımında olmak için mücadelesini sürdürecek. Genel olarak milli takımlar seviyesinde oynamış oyunculardan kurulu bir takım Zenit. Buraya gelirken Atletico'nun bulunduğu grupta ikincilikle yetinmiş, seribaşı olmayan torbadan kuraya katılmışlardı. Geçtiğimiz yılın  finalisti Dortmund son 3 yıldır en kötü durumunda. Bu şansı değerlendirmek isteyecektir kurt hoca Spaletti.

Lewandowski yine Dortmund'un en büyük silahı

   Dortmund bir üst satırda bahsettiğim üzere üç yıllık yükselişinin ardından bu sezon büyük ölçüde sakatlıkların etkisiyle lige erken havlu attı, Şampiyonlar Liginde de son maçlarla gruptan çıkmayı başardı. Arsenal ve Napoli'nin bulunduğu grupta üç takım da 12'şer puan almıştı. İlkay'ın uzun süreli sakatlığı ve yine Reus'un sakatlığı onların şanssızlığı oldu. Aubameyang'ın harika performansına rağmen takım ayakta duramadı, ligde ki durumları da tehlikede. Petersburg deplasmanında oldukça zorlanacaktır Dortmund. Evinde oynayacağı maç için avantajlı bir skor arayacak Klopp'un öğrencileri.

   Rusya ile olan saat farkı dolayısıyla maç salı günü saat 19.00'da Petrovsky stadında oynanacak. William Collum'un yöneteceği maç Smartspor Hd'den canlı olarak yayınlanacak.

Olimpiakos - Manchester United


   Premier Lig'de büyük hayal kırıklığı yaşayan ve yaşatan son şampiyon Man. Utd. kaybettiği özgüvenini Devler Arenasında, Yunanistan'da arıyor. A grubunu namağlup olarak lider tamamlayan United kurada Yunan ekibi Olimpiakos'u çekmişti.

   İsimlere bakarak kime sorsak bu turun favorisi Manchester United'dir. Crystal Palace galibiyeti ardından Rooney'in sözleşmesini uzatan ManU'da moraller yerinde. Olimpiakos ise kendi liginde oldukça dominant bir performans gösteriyor. 'Bayernvari' bir performanslar 26 maçın 24 tanesini kazandılar. Devre arasında takımın yıldızı Mitroglou'yu Fulham'a gönderdiler, takımdaki deneyimli golcü Saviola son lig maçında sakatlandı büyük ihtimalle maçta forma giyemeyecek. Manchester United'de ise Mata, Nani, Jones ve Evans maçta forma giyemeyecekler.

Eksikler
Drimitris Siovas (Sakat)
Nani (Sakat)
Mata (Statü)
Johnny Evans (Sakat)

   Şampiyonlar Liginde ligdekinden apayrı bir futbol oynayan konuk ekip turun favorisi ama maçın favorisi olmadığı da açık. Ateşli taraftarı önünde oynayacak Olimpiakos bir sürpriz yapabilir. Ligde gösterdikleri performansı buraya yansıtmalarını beklemek hayalcilik olur ama her an her şeyi yapabilecek bir takım Olimpiakos. Takımın en tecrübeli oyuncularından olan Saviola'nın olmayışı onları hele ki böyle bir maçta derinden etkileyecektir.

Rooney ve Van Persie Man. Utd.'nin en önemli gol ayakları

   Manchester United tarafında tüm gözler artık Şampiyonlar Liginde. Sezon başından beri ligde gösterilen inişli çıkışlı performanslarıyla lige erken havlu attılar. Old Trafford'da sürekli maç kaybeden bir takım oldular. Ama ligdeki ve Avrupa'daki Manchester ile arasında dağlar kadar fark var. Gruplarda oynadıkları 6 maçta 4 galibiyet alıp hiç yenilgi almadılar. Olimpiakos deplasmanında işleri kolay değil. Ama Rooney ve RvP'ye güveniyorlar. Yanlış bir kişiye bel bağlamış durumda da değiller. Mutlak galibiyet için gideceklerdir elbet ama bana kalırsa beraberlik sonucu onların işine yarar.

   Atina'daki maçı İtalyan hakem Gianluca Rocchi yönetecek. Manchester United'e karşı galibiyeti bulunmayan Olimpiakos ilk galibiyetini taraftarı önünde almak isteyecek. Maç salı günü 21.45'te başlayacak.

Schalke 04 - Real Madrid


   Son zamanlarda ligde iyi bir performans gösteren Schalke ile dünyanın en formda iki takımından biri olan Real Madrid ile Veltins-Arena'da, çarşamba günü karşı karşıya geliyor. Kağıt üzerinde ağır favori olarak Real Madrid gözüküyor ama şu istatistiği görünce insan biraz şaşırıyor tabi: Real Madrid şu ana kadar Almanya deplasmanlarında sadece 1 galibiyet aldı. (Leverkusen 2000) 25 maç, 1 galibiyet, 6 beraberlik ve 18 yenilgi. (Real Madrid Türkiye) Bu şaşırtıcı istatistiğin ardından maç hakkındaki yorumlarımı sizlere aktarabilirim. 

Eksikler
Dennis Aogo (Sakat)
Jan Kirchhoff (Statü)
Marco Höger (Sakat)
Sami Khedira (Sakat)

   Lige verilen aranın ardından oynadığı 5 maçta 13 puan toplayan Schalke oldukça formda gözüküyor. Ev sahibi ekip ardarda kazandığı maçlarla beraber ligde ikinciliğe oynamaya başladı. Şampiyonlar Liginde ise hedef Real Madrid karşısında sürpriz yapmak. Kimine göre hiç ihtimali yok, kimine göre ise her Alman takımı Real Madrid'e zorluk yaşatabilir düşüncesi mevcut. Almanya deplasmanlarında alınan sonuçlar bazı Madridista'ları korkutmuş olabilir. Ama bu sefer geçtiğimiz senelerde oynanan Dortmund ve Bayern maçlarına göre oldukça hafif bir karşılaşma olacaktır Real Madrid için. Hem ikinci tur olması sebebiyle hemde rakibin Schalke olmasıyla.

   Schalke hızlı hücumlarla etkili olan bir ekip. Kanatları oldukça etkili Uchida ve Fuchs oldukça güçlü oyuncular var beklerde. Farfan, Draxler, Meyer ve Boateng gibi ofansif orta saha oyuncularına sahipler. Uç noktada da Huntelaar ve Adam Szalai forma şansı buluyor. Hildebrand bu sezon oldukça çok eleştiriliyor, gösterdiği kötü performanstan dolayı. Genel olarak bakıldığında diri ve genç bir takım görüntüsünde Schalke. Real Madrid'e karşı uygulayacakları taktik onların kaderini belirleyecek en önemli faktör. Topu ayağında mı tutmak isteyecek, yoksa geride bekleyip etkili oyuncularıyla gol bulmaya mı çalışacak? Benim aklımdaki temel soru bu Schalke hakkında. Ancak ne olursa olsun karşısındaki Dünya devi Real Madrid'e karşı her iki maçta da şansının düşük olduğunu düşünüyorum. Maçı kazanmak veya turu geçmek için ufak çaplı bir mucizeye ihtiyaçları var.

Schalke'nin genç yıldızı Draxler

   Konuk Real Madrid, son zamanların en formda takımlarından biri Bayern ile birlikte. 2014 yılında henüz maç kaybetmediler, sadece bir beraberlikleri var. (Bilbao deplasmanında 1-1) Ligde Ronaldo'suz geçen üç haftayı kayıpsız atlattılar ve rakiplerinin puan kaybıyla zirveye yerleştiler. Her yıl olduğu gibi Real Madrid taraftarları şampiyonluk istiyor Avrupa'nın bir numaralı kupasında. Hele ki geçtiğimiz yıl kupasız geçince bu arzuları katlandı. Onlar için çok rahat bir maç olmayacağı kesin. Ronaldo'nun dönüşü, takımın oldukça formda bir görüntü çizmesi ve Casillas'ın kalede verdiği güven onları rahatlatmaya yeter. Yine de tedbiri hiçbir zaman elden bırakmayan Ancelotti bu maça da her maç gibi asılacaktır. Maçın hakimiyetini Real Madrid eline alır diye düşünüyorum. Alonso'nun varlığında ve Modric'in istikrarlı bir şekilde harika oynaması onlara bu güveni verecektir bu maçta. Man. City'nin olduğu bir torbadan Schalke'yi çekmek onlar için büyük bir şans denilebilir. Bu maçtan alınacak beraberlik onları mutlu etmeyecektir. Real Madrid'in her zaman tek bir hedefi vardır, kazanmak!

   Maç çarşamba günü Veltins-Arena'da oynanacak, maçı İngiltere Futbol Federasyonundan Howard Webb yönetecek.

Galatasaray - Chelsea


   Juventus'la oynadığı 'final' maçının ardından, Real Madrid'in arkasından grupta ikinci sırayı alan temsilcimiz Galatasaray, bu sefer "Jose'nin Chelsea"si ile karşılaşıyor. Geçtiğimiz yıl yine Mourinho yönetimindeki Real Madrid ile çeyrek finalde karşılaşan Galatasaray'ın yolu 'Special One' ile tekrar kesişti. Tabi bunun yanında Chelsea-Drogba karşılaşması da çok konuşuldu, konuşuluyor. Kuralardan itibaren sürekli haberleri ve açıklamaları yapılan bu karşılaşma da iki "eski sevgiliyi" ilk kez buluşacak. Çarşamba günü oynanacak karşılaşmayı İspanyol hakem Carlos Velasco Caballo yönetecek ve temsilcimiz, Chelsea'yi Türk Telekom Arena'da ağırlayacak. Maç 21.45'te başlayacak, maçı smartspor'dan canlı olarak izleyebilirsiniz.

Eksikler
Aydın Yılmaz (Sakat)
Veysel (Statü)
Salih Dursun (Statü)
Umut Gündoğan (Statü)
Eray İşcan (Sakat)
Koray Günter (Statü)
Ontivero (Statü)
Matic (Statü)
Salah (Statü)
Marco van Ginkel (Sakat)

  Önce konuk takımdan başlayalım. Kuralar çekildiğinde Galatasaray taraftarları durumdan oldukça memnun ve sevinçliydi. Ancak ne var ki o zaman istikrarsız bir süreç geçiren Chelsea hali hazırda Premier Lig'de lider ve son mağlubiyetini geçtiğimiz hafta Man. City deplasmanında almıştı. Ondan bir önceki yenilgisi ise 17 Aralıkta Sunderland deplasmanındaydı. 17 Aralıktan bu yana oynadığı 14 maçta 10 galibiyet, 3 beraberlik ve 1 mağlubiyet aldı. Oynadığı bu maçlarda kalesinde sadece 5 gol gördü. Sağlam defansıyla dikkat çeken Chelsea'nin gol yükünü orta sahalar ve defans oyuncuları çekiyor. Eto'o'nun zaman zaman yaptığı patlamalar haricinde Torres ve Ba'dan yeterli verimi alamamakta Mourinho. Tabi ki en etkili silahları genç yetenek Eden Hazard olacak. Hızı ve tekniğiyle Galatasaray ve muhtemelen Eboue'nin başını çok ağrıtacaktır. Kontratağa uygun oyuncuları bulunan konuk takım, bu maçta geride bekleyip hızlı hücumlarla gol arayacak gibi görünüyor, sık sık yaptıkları gibi.

Drobga eski takımına karşı ilk kez oynayacak.

   Ev sahibi Galatasaray'da derbi sonrası büyük bir moral var. Tüm camia ve futbolcular bu maçı bekliyor, özellikle Sneijder ve Drogba. Sneijder bir süredir uzak kaldığı milli formasına Dünya Kupasında kavuşmak için öncelikle Şampiyonlar Ligini önemsiyor ve bunu sahada görebiliyoruz, aynısı Drogba için de geçerli. Drogba'nın Dünya Kupasıyla ilgili bir kaygısı yok ama onun için duygusal bir maç olacak ve yine kendini göstermek isteyecek tüm futbol hayranlarına. Onun dışında takıma genel olarak baktığımız zaman, Beşiktaş maçında iyi bir performans sergiledikleri söylenemez. Vasat bir oyun ve penaltı golüyle maçı kazandılar ama akıllarının bu maçta olduğu pek açıktı. Galatasaray, ligde Fenerbahçe derbisinin ardından hiç yenilgi almadı, aradaki tek yenilgisini kupada Elazığspor'a karşı aldı. Mancini ilk geldiğinde fazla gol yiyen bir takım görüntüsünde olan Cimbom'da takım artık oturmuş görünüyor. Kalede Muslera her zamankinden daha fazla güven veriyor. Selçuk'un Beşiktaş maçındaki performansı hiç iç açıcı gözükmüyor bu maçta çok daha iyi oynamalı. Takım savunmasının oturması Chelsea'yi gol yollarında bir hayli zorlayacak ve ilerdeki Drogba tehditi her zaman önemli bir silah.

   Turu geçmek için Aslan'ın bu maçta erken bir gol bulması şart. Çeyrek finaldeki Real Madrid maçını hatırlayalım, o maçta 30 dakikalık inanılmaz baskıdan sonra golü kalesinde görmüştü Galatasaray, her ne kadar maç 3-2 bitse de erken bir gol senaryoyu değiştirebilirdi. Diğer tarafta Mourinho'nun da buraya Galibiyet için geleceğini düşünüyorum. Deplasman golünün de avantaj olacağı bir maçta gollü bir beraberlik de onu mutlu edebilir. Ama geçtiğimiz sezon Real Madrid başındayken yaptığı hataya tekrar düşer mi, düşmez mi bilinmez. Kesin olan bir şey var ki o da Türk Telekom Arena'nın harika bir Şampiyonlar Ligi maçına ev sahipliği yapacağı.

Kramponlu Pisagor

Twitter        
@mumuderler